11 Aralık 2009 Cuma

Şampiyonlar Ligi Futbol Öğretisi


Beşiktaş-Cska Moskova: 1-2


Sezon başında ve ilerleyen süreçte Beşiktaş'ı canlı izleme fırsatları yakalamıştım. Henüz o zaman Beşiktaş'ın grupta (Şampiyonlar Ligi) hiç şansı olmadığını ve puan almasının yeterli olacağını düşünüyordum. Gruba bir göz gezdirdiğimizde Beşiktaş'ın en yakın rakibinin Cska Moskova olacağını ve asıl mücadeleyi gruptan çıkmak için değil, Uefa Ligi'ne kalmak adına yapacağını düşünmek yanlış değildi.

Gerek basın, gerek futbol otoriteleri, gerek izleyici kitlesi bazında yapılan yorumlar veya genel kanı göz önüne alındığında, Beşiktaş'ın hangi maç veya maçlarda iyi oynadığı hususunda birtakım fikirler mevcut. En çok göze çarpanlar ise, puan aldığı maçlar (deplasmanda Wolfsburg 0-0, deplasmanda M.United 0-1 sonuçları ile) ve evinde oynayıp kaybettiği M.United maçı olarak kabul edilebilir.
Maçların belli bölümleri hariç, Beşiktaş'ın bu maçlarda iyi futbol oynadığına katılmadığımı belirtmeliyim.

Hatalı bir kanıya vurgu yaparak işe başlamak gerekiyor. Bu kanı kesinlikle ve kesinlikle "iyi mücadele" kanısıdır. Yani takımların puan kaybettikleri veya yenildikleri maçlardan sonra, bir teselli cümlesi olarak karşımıza çıkan o cümle: "iyi mücadele ettiler"... Peki o zaman gerçekleri görebilmek adına sormamız gerekmez mi; Şans faktörü işlemediği taktirde, insan hayatının hangi mecrağında, mücadele etmeden bir başarı kazanılıyor veya istenilen hedefe ulaşılıyor? Şans olgusu olmadan istikrar elde etmenin temelinde zaten mücadele etmek yatmıyor mu? Yani mücadelenin iyisi kötüsü olamaz. Mücadele, mücadeledir ve bir işi becermek için sarfetmeniz gereken şeylerin tümüne verilen addır.

Beşiktaş irdelendiğinde, hem yönetimin hem taraftarın neredeyse tek tatmininin de bu olduğunu söyleyebiliriz. Hakikaten oynanan maçlar itibariyle, defans dörtlüsü hariç, takımın geri kalanının canhıraş bir mücadele içerisinde olduğunu görüyoruz. Peki başarı neden yakalanamıyor? Çünkü başıboş enerji salınımı verimsizliktir. Eğer enerjiyi kontrol edemez, onu doğru yönlendirmezseniz, verim alamaz hatta çoğu zaman zararlı çıkarsınız. Beşiktaş da bunu yaşıyor. İstekli, sürekli baskı yapmaya çalışan, her topa, her adama koşan bu takımın aslında ne yapmaya çalıştığı hakkında bir fikri olan var mı? Sanıyorum yok. Oyuncular sarfettikleri o üstün enerji sonunda topu kazanıyorlar, ancak ondan sonra ne yapacakları konusunda hiçbir fikirleri yok. Ne bireysel ne de takım halinde bilinçli bir harekete rastlamak mümkün. Eh enerji tükenmeye, dolayısıyla refleksler yavaşlamaya, odaklanma azalmaya başladığı anda rakibin mantık ve sabırla açtığı gedikler yavaş yavaş etkisini gösteriyor ve sonunda kale düşüyor. Beşiktaş bunu her maçta yaşıyor. Sadece Beşiktaş değil, tüm Türkiye Ligi takımlarının genel futbol anlayışı da zaten bundan ibaret. Dolayısıyla ne büyük takımlarda ne de daha zayıf addedilen Anadolu takımlarında belirli bir istikrardan söz etmek mümkün. "Biz gerekli mücadelemizi edelim, şans veya Allah da yardım ederse kazanırız" zihniyetinden daha fazlasını beklememiz de imkansız zaten.

İyi mücadele ettiği söylenip, kaybettiği maçlardan birini ele alalım. Örneğin İnönü'de oynanan ve Beşiktaş'ın son dakikalarda yediği bir golle kaybettiği Beşiktaş-M.United maçı... Maçın geneline baktığımızda yine cansiperhane mücadele veren bir Beşiktaş ancak karşısında iyi oynamadığının farkında olup ne yaparsa galibiyete ulaşabileceğini düşünen bir M.United görüyoruz. M.United'ın neden büyük bir klüp olduğunu da buradan anlıyoruz; Hayır galibiyeti elde ettiği için değil, neyin ters gittiğinin farkında olup, çözüm üretmeyi maç boyunca sürdürebilmesinden anlıyoruz. Oysa son oynanan Cska Moskova maçında ilk yarım saatten sonra işlerin ters gittiğinin farkında olan Beşiktaş, golün geliyorum dediği 10 dakika boyunca bile rakibi durdurmak adına hiçbir çözüm üretemedi.

Çözümler ve üretim üzerine burada paragraflarca yazı yazmamız ve toplu tartışmalara girmemiz gerekiyor ki "peki sorun nedir" sorusuna daha net cevaplar vermemiz mümkün olsun. Çünkü bu sorunların çözümleri profesyonel, birikimli, akılcı ve planlı çalışmalar sonucunda elde edilir ve verim almak sanıldığı kadar kısa sürede gerçekleşmez.
Görünen o ki; daha zamanımız bol ve tartışacak çok şeyimiz var.

2 yorum:

vitriolic dedi ki...
Bu yorum yazar tarafından silindi.
vitriolic dedi ki...

Beşiktaş için başarısız sonuçların ardından yapılan "... ama iyi mücadele ettiler.." şeklindeki yorumlar maalesef birer züğürt tesellisinden ileri gidemiyor. Kulubün bünyesinde barındırdığı benzer profildeki oyuncular sebebiyle maçın gidişatını değiştirebilecek bir-iki isim haricinde kimse olmadığından istenen skorlar elde edilemiyor. Fenerbahçe ve Manchester United maçları Beşiktaş için birer günlük başarıdan ibaret olmasına rağmen gereksiz derecede ön plana çıkartıldıklarından eksikler ve hatalar görülemiyor, özeleştiri yapılamıyor ve gereken dersler alınamıyor. Böyle olunca da oynanan dört maçtan üçünün skoru, kaybedilen her iki maçtan birinin sebebi, ve de başarısızlığa giden yolda yitirilen her dakikanın ana fikri birbiriyle aynı oluyor: 'Yenildik ama ezilmedik!' 'İyi mücadele ettik, önümüzdeki maçlara bakıyoruz!'. İnönü cephesinde değişen birşey yok...

Yorum Gönder